Devrimci Karargah İddianamesini Anlama Kılavuzu
|
|
0 yorumlar
Devrimci Karargah iddianamesini okuyunca bir “anlama kılavuzu” yazmaya karar verdim. İddianame o denli fantastik ki, bir çırpıda anlayıvermek öyle her babayiğidin harcı değil.İnsan haklı olarak toplamda yüzlerce yılla yargılanınca daha somut ve anlaşılır bir iddianame bekliyor doğrusu. Bizim iddianame ise evlere şenlik. Polis fezlekesi olduğu gibi iddianameye dönüştürülmüş. Somut deliller yerine bol miktarda varsayıma ve imaya yer verilmiş. Gerçi emek verenlerin hakkını da yemiş olmayayım. Örneğin katıldığım basın açıklamaları, şenlikler, partiye gidiş gelişim hatta parti üyeleriyle irtibatım delillerle ispat edilmiş. Ama daha ileri gidilemediği, örneğin Devrimci Karargah üyesi olduğum kanıtlanamadığı yerde de ima ve varsayımlara yer verilmiş. Bu metod herkes için teker teker kullanılmış. Böylece iddianame daha baştan kanıtlara dayalı olarak iddia edilenlerle, hissiyatlara dayalı olarak ima edilenler arasında şizofrenik bir yarılma ile malul olmuş.
İddianame adı altında, birbiriyle ilgisiz pek çok olgu birbirine acemice eklenerek iç tutarlılığı olmayan bir metin oluşturulmuş. Bu “özenli” çalışma esnasında da –ne kadar çok atılırsa o kadar çok tutturulabilir felsefesinden hareketle– çember mümkün mertebe geniş tutulmuş. Ortalıkta ne kadar sosyalist parti, platform, örgüt ya da kişi varsa tümü Devrimci Karargah ile bir biçimde ilişkili gösterilmiş. Böylesine karmaşık bir vazifeyi layıkıyla yerine getirebilmek için de zorunlu olarak kurgulara, imalara, genellemelere başvurulmuş. Farklı yapboz parçaları birbirine eklenemeyince, parçalar istenildiği gibi kesilmiş, törpülenmiş ve zorla birleştirilmiş. Yine de kalan boşluklar da gizli tanık ve itirafçı beyanatlarıyla, hukuki geçerliliği olmayan mülakatlarla doldurulmuş. Ortaya anlamlı bir yapboz resmi çıkmamış belki ama, teknik olarak başarılı bulunmuş olacak ki, böylesi bir garabet mahkemece kabul edilmiş.
İddianame esas olarak SDP’nin Devrimci Karargah’ın yasal alandaki uzantısı olduğu savı üzerine kuruluyor. SDP ve TÖP üyelerine yönelik iddialar ise bu eksende yapılıyor. Ancak bu iddialar sözde delillerle “uygun” hale getirilmeye çalışılırken, “hayatın olağan akışıyla uygunsuzluğu” görmezden geliniyor. Hiçbir yasadışı silahlı örgütün, SDP gibi tüm faaliyetleri adli ve idari denetime açık yasal bir parti içinde gizlenme yolunu seçmeyeceği, bu durumun “hayatın olağan akışına aykırı” olduğu hiç hesaba katılmıyor.
İddianamede Devrimci Karargah’ın teknolojiyi çok iyi kullanan tecrübeli bir örgüt olduğundan bahsediliyor. Bir adım ilerde SDP-Devrimci Karargah ilişkisinin anlatıldığı kısımda ise, zımnen örgütün silahlı eylemleri sonrası gelip Taksim’in merkezindeki SDP binasında gizlendiği iddia edilmiş oluyor. Sizce bu iddiada aklın izanın zerresi var mı?
Ancak yine de, Orhan Yılmazkaya’nın bilgisayarından çıktığı iddia edilen, kim tarafından, ne zaman, hangi bilgisayarda yazıldığı bilinmeyen, içerik olarak Bedreddini Hareket’in SDP’ye katılmasını değerlendirdiği anlaşılan (dahası içinde Devrimci Karargah adı hiç geçmeyen) “SDP’de olmamızın anlamı üzerine” adlı belge SDP ile Devrimci Karargah ilişkisinin en somut kanıtı olarak sunuluyor.
Dahası SDP’nin ve Sosyalist Demokrasi gazetesinin internet sitesinden herkesin kolaylıkla indirebileceği gazete yazıları, toplantı tutanakları, parti kararlarının Yılmazkaya’nın bilgisayarında da bulunduğu iddiası SDP ile Devrimci Karargah arasındaki ilişkinin doğrudan kanıtı olarak gösteriliyor.
Yine Yılmazkaya’nın yargısız infaz edilişinin ardından Gazi Mahallesinde 20 civarında kurumun organize ettiği basın açıklamasına SDP ve TÖP üyelerinin katıldığı iddiası ve bu etkinliğin Sosyalist Demokrasi gazetesinde haberleştirilerek yayınlanması SDP-Devrimci Karargah ilişkisinin kanıtı olarak sunuluyor.
Dayanaksız iddialarla bir yere varılamayacağı anlaşılmış olacak ki, iddianame kurnazca genellemelerle devam ediyor. Devrimci Karargah’ın “Kürt özgürlük çizgisiyle birleşik bir yapı oluşturma” diye özetlenen siyasi çizgisi ile “Demokrasi İçin Birlik Hareketi” (Çatı Partisi) çalışmalarının fikri düzeyde paralel olduğu söylenerek, buradan hareketle DBH bileşenlerinin (buradan da hareketle SDP ve TÖP çalışanlarının) Devrimci Karargah üyesi olması gerektiği genellemesi yapılıyor. Benzer biçimde sol birlik tartışmalarına ilişkin Devrimci Karargah’ın bildirilerinde yaptığı bazı değerlendirmelerden hareketle birlik görüşmeleri yapan SDP ve TÖP mensuplarının Devrimci Karargah üyesi olduklarına da yine bir genellemeyle ulaşılıyor. Yani açıkça “kanıta gerek yok, fikirler arasında benzerlik varsa siz de Devrimci Karargah üyesisiniz” denmiş oluyor.
Bir an iddia makamının, Türkiye’deki onlarca siyasi yapının benzer tezlere ve yaklaşımlara sahip olduğunu bilmediğini düşünsek de, gerçeklere Aristo’cu bir mantıkla ulaşmaya çalışması en hafif deyimle komik oluyor. En azından iddianamede bol bol faydalanılan google arama motoru bu konuda da kullanılabilirdi!
Genellemelerin ardından da imalar başlıyor. Örneğin benim Newroz mitinglerine, Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı protesto gösterisine ya da IMF protestolarına katılmamın siyasi “suçlara” meyilli olduğum kanaati oluşturmak için iddianameye konulduğu açıkça görülebiliyor. Bu imalar, evimde ele geçen “komünist fikir adamlarının eserleri” ile destekleniyor. Hele siyasi hayatının önemli bir bölümünü gizli savaş aygıtlarıyla, Ergenekon ve benzeri örgütlerle mücadeleyle geçiren ve defalarca koğuşturmaya uğrayan SDP’ye Ergenekon’la ilişkili imasında bulunmak, iddianameyi hazırlayanların bilisizliğine muazzam bir örnek teşkil ediyor.
TÖP sözcüsü Tuncay Yılmaz’ın fiziki takip sonucunda SDP’ye geldiğinin anlaşılması, Necdet Adalı ve Ceylan Önkol’a ilişkin basın açıklamalarına katılması ve Mahir Sayın ile yaptığı matrak telefon görüşmesi benzer mantıkla Devrimci Karargah üyeliğine delil olarak sunuluyor.
Tarihe geçecek bir acar hafiyelik örneği olarak benimle yardımcılarım, MYK ve PM üyelerimiz arasındaki irtibatın delillerle kanıtlanması karşısında ise insanın tüm suçlamaları kabul edesi geliyor! Özensizlik, ciddiyetsizlik ve temelsizlik iddianamenin her yanından akıyor. Hatta sıklıkla yalana başvuruluyor. SDP Genel Başkan yardımcısı Günay Kubilay’la ilgisi olmayan materyaller evinden çıkmış gibi iddianameye yansıtılıyor.
Bu yazdıklarım özetin özeti bile değil.
Bol tekrarlı 130 sayfalık iddianamenin tutarsızlığı karşısında tekrarsız 530 sayfa cevap yazılabilir. Komedi gibi bir iddianame ile bizler yüzlerce yılla yargılanıyoruz. Dahası benzer nitelikteki iddianamelerle yüzlerce yıla mahkum edilenler var. Bu ülkedeki adalet mekanizması ne yazık ki böyle işliyor.
Bizi 314/2’den (silahlı terör örgütü üyeliği) yargılayan iddianame esas olarak baştan sona bir 141/142 (komünizm propagandası) iddianamesi özelliği gösteriyor.
Bu ülkede yasalar değişse de kafalar değişmiyor.
Atılan demokrasi nutuklarına rağmen “zarf” değişiyor, “mazruf” aynı kalıyor.
O nedenle bu iddianameyi anlamak ve anlamlandırmak için referans kaynağınız demokrasi ve hukuk normları olmamalı. O minvalden bakıldığında anlaşılabilecek bir şey inanın ki yok.
Siyaset olmalı, hem de en çirkefleşmiş, balçık kıvamına gelmiş, “çamur at izi kalsın” türünden bir burjuva siyaset!
Oradan bakıldığında, bu iddianamenin özelde SDP ve TÖP’ü, genelde ise tüm sosyalistleri gayrımeşru göstermek için yapılmış kriminal bir mühendislik çalışması olduğu görülebilir.
Sosyalistlerin mücadelesinin, neden işkenceci bir polis şefiyle süren hesaplaşmaya bulaştırılmaya çalışıldığı anlaşılabilir.
Ve nihayet yargının nasıl hukukun değil de polisin gözünden bakarak hareket ettiği görülebilir.
Son olarak bu iddianameye imza atanlara sesleniyorum:
Biz her şeyin farkındayız, burada yargılanmak istenen işçi sınıfı ve ezilen halkların haklı mücadelesidir. Demokrasi ve özgürlüklerdir.
Ama yağma yok, buna gücünüz yetmeyecek!
Devrimci Karargah üyesi olmadığımızı siz de çok iyi biliyorsunuz.
Tutarsız, dayanaksız, genellemelerle ve imalarla dolu düzmece suçlamaları bir kenara bırakın. Ciddi olun!
Çünkü bilin ki yaptığınız suçtur.
Hem de insanlığın ortak kazanımlarına, hukuka ve demokrasiye karşı işlenen bir suç!
Dr. Rıdvan Turan
SDP Genel Başkanı
19 Şubat 2011, Silivri
Etiketler: Adalet , Devrimci Karargah , Haber , Politik Yazılar
0 yorumlar