• KÖŞE YAZILARI

  • TARİH

  • ÇEVRE

  • MİZAH

  • SİNEMA

  • MÜZİK

  • EDEBİYAT

Silah Senin Köpeğin Olsun Milletim


Bunca hırsızın girip sadece öğrencinin alınmadığı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Silah Alt Komisyonu ruhsatlı silah bulundurma yaşını on sekize indirecekmiş. “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” diyen mertlerin ülkesinde tasarı meclisten geçerse isteyen herkes beş adet silah alabilecek. Mertlik değil, sertlik esas... Almak ne kelime, vatandaş silahlarından ikisini de üstünde taşıyabilecek. Hatta silah almak için gereken heyet raporu falan da kalkıyor. Rapor ne zaten! Zihinlerinden sağlık fışkıranların ülkesinde ne işe yarar?

Büyük Millet Meclisi böyle bir tasarı hazırlıyor; küçük millet meclisinin düşüncesini soran yok. Metrolardaki jeton makinesini kullanamayan insanlarla yaşıyorken bu ne silah özlemi böyle.

Üstelik 2009’dan beri bir dizi görüşme yapan vekiller, tasarıda nefis değişiklikler yapmış. Misal, kanun onaylanır onaylanmaz pompalı tüfek taşıma yaşı 18’e düşüyor. Silah Üreticileri Satıcıları ve Sevenleri Derneği (!) başkanı Cuma İçten, sadece silah satıp dağıtanlara yarayacak bu tasarı konusunda oldukça içten konuşmuş (Türkiye artık modern ağaların ülkesi, üçüncü köprü nasıl ki araba üretip satan ağalara yarayacak, bu da silahçıların işini görecek; para gelsin de nasıl gelirse gelsin). Demiş ki İçten: “İç savaş çıkarsa silah gerekir, Boşnaklar silahlanmış olsaydı Sırplar bu kadar kolay katliam yapabilir miydi?” Ya!

Yani devlet olarak biz artık sizi koruyamayız diyorsunuz; sizin götü boklu fakir ailelerinizden bize ne, yoksulunuz, yetiminiz, işsizinizle mi uğraşacağız, bizim büyük işlerimiz var, yeni Türkiye peşindeyiz, bolca alışveriş merkezi açıp küçük esnafı bitireceğiz, daha satacağımız, gömüp yok edeceğimiz koca bir tarih var... Diyorsunuz ki hafıza sadece geçmişe değil, geleceğe de ait, sizin geçmişinizi iyi ettiğimiz gibi geleceğinizi de şey ediyoruz; menfaatimiz için buna mecburuz, zira biz demek millet demek, zaten bizim sevdamız millet, diyorsunuz.

Sizi anlıyoruz. Diyorsunuz ki kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez, ruhsat harcı az para mı? Üstelik biz hükümet olarak ruhsatsız silah taşımaya çok özenen mafyamatik, beyaz bereli, asil kan taşıyan asil gençlerimize hükmedemiyoruz (zira hepsi yumurta atmaz onların, kimisi de vatan için kurşun atar), bari adam vururlarsa ruhsatsız silahla vurmuş olmasınlar, diyorsunuz. Hem herkesi de çocuk statüsünde yargılayacak değiliz; yazık olmasın gençlere diyorsunuz; takım elbiseli, iş takipçisi, tosunlara yazık olmasın.

Celalettin Cerrah, 2 Kasım 2005’te, kendisiyle yapılan bir röportajda silah sevici zihniyeti nasıl da güzel özetler. Savaş Ay, “İlkokul çocuğu silahla kendini korumayı mı öğrensin mi?” diye sorar; Cerrah da: “Gerekebilir, hem ateş etmek rahatlatır insanı, kulak o sese alışıyor; patlayan tabanca sesi huzur bizim gibilere, stresini alır” diye cevaplar. Zaten toplum olarak nedeni bunca belirsiz yoğun bir stres içindeyiz, büyüklerimiz en iyisi silah diye düşünmüş olacak.

Öyle kötü niyetli falan değilim, sadece aklıma geliyor: Yoksa başka bir iş mi var bu işin içinde... Yani nasıl diyeyim, ola ki bu kararları veren insanların silah firmalarına ortaklığı falan vardır. Gerçi bizim, geçmişi şeref ve namus dolu siyasilerimizle bağdaşacak şey değil bunlar, ben hainim...

Üstelik en büyük bankaların, holdinglerin, kurumların silah ticaretine destek sağladığı şu kapital dünyasında böyle bir kanun tasarısının doğal olmadığını kim iddia edebilir? Türkiye, herkesin kilitlendiği bir dönemi yaşıyor. Ana babalar, dayak yiyen evlatlarını televizyonlardan izler oldu. Kaldı ki silah, sivilleşen bir ülkede, sivil demokrasinin olmazsa olmazı değil midir canım, konuyu nasıl abartıyoruz, hep şu AKP düşmanlığı! Gerçi, rüşvette ceza indirimi yaparak rüşvetçilerin hapse girmesini engelleyen, kamu görevlilerine dava açmayı yasaklamayı düşünen bir iktidarın da elinden gelse gelse bu kadarı gelir. Ne yapalım, kimlerden ne bekleyebileceğimizi bilmemiz gerekiyor.

Türkiye’de birilerini, bir şeyleri anlamanın en temiz yolu da geçmişe bakmaktan geçer. Bir bakın, onların silahla, kanla, külle, ateşle olan ilişkisini göreceksiniz zaten! Bunun yanında üç beş küçük kanun tasarısı nedir canım. Egemen Bağış’ın ceketi kirlenmesin de ötesi boştur!

Fakat şimdi, siz onu bunu bırakın da cop yalayıcılar, çanak tutucular, sahiplerinin sesleri ne yapacak onu izleyin! İnsanlık düşmanı Emre Aköz ne yazacak şimdi bu silah tasarısını savunan, çok merak ediyorum. Türköne ne yazacak, o da anlar silahtan! Akif Beki? Vakit, Akit falan, ya onlar?

En çok da bunu merak ediyorum.

Onur CAYMAZ (birgün)





Etiketler: , , ,

0 yorumlar

Cevap Yaz