• KÖŞE YAZILARI

  • TARİH

  • ÇEVRE

  • MİZAH

  • SİNEMA

  • MÜZİK

  • EDEBİYAT

Faili Belli Meçhul Cinayet

Nasıl da geçmiş zaman... Abdi İpekçi öldürüleli 32 yıl olmuş... 1 Şubat 1979 İpekçi'nin öldürüldüğü gün. Dün gibi hatırlıyorum.

80 darbesi ha geldi ha gelecek. Ülkede her gün 15 -20 kişi öldürülmekte... Buca Eğitim Enstitüsü (o zamanlar fakülte değildi Buca Eğitim) öğrencisi görünüyordum da okula falan gittiğim yok. Okul faşistlerin ( yani Ülkücülerin ) elindeydi. Askerlikten yırtmak için kayıt yaptırmıştım. Bir yıl sonra Ege Üniversitesi kazanacak, SOL'un elindeki üniversitede okuyacaktım...

1 Şubat 1979 günü öldürülen İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca 25 Haziran 1979'da yakalandı. Daha ilk sorgusunda "Abdi İpekçi'yi ben öldürdüm." dedi. "Arkamda hiçbir örgüt yok, tek başıma yaptım." diye de arkasından ekledi. Ancak 30 Haziran 1979 tarihinde önce "Mehmet Şener"; 6 Temmuz 1979'da da "Yavuz Çaylan" adlarını veriyordu sorgularında.

Önce, Abdi İpekçi'yi öldürdüğü silahı denize attığını söyleyen Ağca, sonra silahı "MHP binasında Mehmet Şener'e verdim." diyordu... Sonradan tekrar bunu reddediyor, "silahı denize" attım diyordu...
Ağca, 25 Haziran 1979'da yakalandığında polise adresini söylemiyor, Ağca'nın kaldığı ev ancak 9 Temmuz 1979' da aranabiliyordu. Bu evde bir İstanbul haritası bulunuyor, bu haritada İpekçi'nin oturduğu evinin bulunduğu semt ile ilgili bölümün yırtılıp alındığı saptanıyordu.

Ağca'nın Malatya'daki evinin adresi biliniyordu. İstanbul Emniyeti, 26 Haziran 1979'da (Ağca'nın yakalandığından bir gün sonra) Malatya Emniyet müdürlüğüne evi araması için telsiz emri çıkartıyor; ancak bu emir 10 Temmuz 1979'da yerine getiriliyordu.

29 Aralık 1978'de Ağca adına Gebze Yapı Kredi Bankası'na kimliği belirsiz kişilerce 200 bin lira yatırılıyor. Ağca bu parayı 4 Ocak 1979 günü Malatya'da çekiyor, aynı günlerde Ağca Malatya Emniyet Müdürlüğü'nden 20 Ocak 1979 tarihli bir pasaport alıyor. (On gün sonra Abdi İpekçi'yi öldürecekti.)
İpekçi cinayetinden 15 gün önce Ağca'nın Malatya Ziraat Bankası'ndaki hesabına 100 bin lira yatırılıyor. Ağca bu paranın 50 bin lirasını cinayetten beş gün sonra çekiyor. Bu paraların kimler tarafından yatırıldığı bugün bile belirlenemiyordu.

Ağca'nın ilk ifadelerine göre, Abdi İpekçi, cinayetten bir hafta önce yakın takibe alınmış, evi, gazetesi, gelip gittiği yollar inceden inceye incelenmiş arabasının fotoğrafları çekilmişti. Bu araştırmalarda Ağca'ya kim yardım etmişti? Gazete içinden birileri var mıydı? Bunlar da bugün bile belirlenmemişti...
İpekçi'nin öldürülmesi için 31 Ocak 1979 günü seçilmiş, Ancak o gün İpekçi Ankara'da olduğundan cinayet bir gün sonraya ertelenmişti. İpekçi cinayete kurban gideceği gün 16.30 uçağıyla Ankara'dan İstanbul'a dönmüş, gazeteden de her zamanki çıkış saatinden iki saat önce özel arabası ile evine gitmek üzere yola çıkmıştı. Ağca, bu bilgileri nasıl alıyordu?

Ağca, bir başka ismi ORAL ÇELİK ismini de ısrarla saklıyordu... İfadesinde "İpekçi'ye dört beş el ateş ettim, tek başımaydım" diyordu da görgü tanıkları "olay yerinden iki kişinin koşarak kaçtığını" ifade ediyordu. Görgü tanıklarına göre kaçanlar biri uzun boylu (M. Ali Ağca), diğeri kısa boyluydu (Oral Çelik) diyordu. Ayrıca İpekçi'nin vücudunda 9 mermi yarası bulunuyordu. Arabanın içinde de 9 mermi, araba dışında da 2 mermi kovanı bulunuyordu...

Oral Çelik, Malatya'daki ülkücülerin lideridir. Kendisi bir sol görüşlü öğretmeni öldürmekten aranmaktadır. (Oral çelik, yurt dışında getirildiği tarih 1997'dir... Yargılanan Çelik, tanıklarının kendisini tanıyamaması sonucu İpekçi davasından beraat etmiş, sol görüşlü öğretmeni öldürdüğü dosyası da “ortadan kaybolduğundan" ondan da beraat etmiştir...)

Ağca'nın "ülkücülerle” ilişkisi belirgindir. Ağca yakalanıp tutuklandıktan sonra Selimiye Cezaevi'ne götürülmüştür. Orada bir süre kaldıktan sonra dilekçe vererek ülkücü eylemcilerin tutuklu bulunduğu Kartal -Maltepe Askeri Cezaevi'ne nakledilmesini istemiş, bu isteği kabul edilmiştir.

Ağca, bu cezaevinden kaçar. Kaçırılma planı Oral Çelik ve dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı tarafından yapılmıştır. (Çatlı'yı bilirsiniz, Susurluk kazası.... 7 TİP'li öğrencinin öldürülmesinden aranan sanık). O dönemde Ülkü Ocakları Genel Başkanı kim? MUHSİN YAZICIOĞLU... (Hani helikopter kazası... Büyük Birlik Partisi başkanı... sonradan) Çatlı, bu başkanın yardımcısı... Hani hep kendisine devlet tarafından verilen "yeşil pasaportla" dolaşan.... Hani Başbakan ÇİLLER'in "devlet adına kurşun sıkanlara hain demem" dediği adam...

Ağca cezaevinden kaçınca Oral Çelik'in evinde kalır, sonra da Abdullah Çatlı'nın evinde...
Sonrasını biliyorsunuz... Papa suikastı... İtalya cezaevleri... 2000 yılında affedilmesi... Türkiye'de gıyabında idam cezası bulunmasına rağmen, İtalyan hükümeti tarafından İpekçi suikastı nedeniyle yargılanmaması koşulu ile Türkiye'ye iadesi; İpekçi suikastından yargılanamaması, iki gasp suçu olduğundan bu suçlardan şimdiye dek yatması...

İşte bu Mehmet Ali Ağca bugün serbest... 10 yıl yattı Türk cezaevinde. Abdi İpekçi cinayetinden değil. İki "gasp" suçu olduğundan.

Oral Çelik Malatyaspor başkanı olabilmiş...

Ülkü Ocakları genel başkan yardımcısı Abdullah Çatlı, Susurluk kazasında ölmüş...

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu' da bir helikopter kazasında ölmüş... Günümüzde...

Hani "ERGENEKON DAVASI" hani "DERİN DEVLET" diyorlar ya, işte bu DERİN DEVLET...
Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın üzerinde "Mehmet Özbay/ Özbey" adına düzenlenmiş kimlik çıkacaktı... Bu Özbey, daha geçen hafta Hürriyet gazetesinde manşetten Çatlı ile ilişkilerini anlatacaktı...
Çözülmesi gereken bu ilişkilerdi... Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ÇİLLER; Abdullah Çatlı'ya "kahraman" diyordu...

Çözülmesi gereken buydu? Asıl, ERGENEKON da buydu da... Nedense AKP karşıtı profesörler, gazeteciler, siyasi parti liderleri bir buçuk yıldır içeride yatıyordu, ERGENEKON adına...
7 TİP'li öğrencinin öldürülmesinden sanık Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı, ülkemin başbakanı tarafından "kahraman" ilan ediliyor; onun genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu milletvekili bile oluyordu...

AKP iktidarı, bu ilişkileri çözeceğine Türkan Saylan’ın evini basıyor, Türkan Hoca'nın evinde AKP'yi devirecek planlar arıyordu....

Sahi, aradan 31 yıl geçmesine rağmen; ülkücülerin işlediği besbelli” ABDİ İPEKÇİ cinayeti” neden aydınlanamıyordu? Ve aydınlanmayan onca cinayet gibi...

Ruhun Şad olsun ABDİ İPEKÇİ...

Seni öldürenler şimdi hapisten çıkarken "krallar gibi" karşılanıyor; adın verilmiş parkta da TEKEL İŞÇİLERİ yüzlerine biber gazı sıkılıp havuza sürükleniyor...
Ülkem buydu...

RAHAT UYU...

diyeceğim de biliyorum RAHATSIZ RUHUN...

Saygımla ABDİ İPEKÇİ...

NOT: Bu TV basını UTANMAZ... Ağca için : "30 yıl yattığı cezaevinden çıkıyor şimdi" diye bağıra bağıra anlatıyorlar. Ağca, şimdi çıktığı Türk cezaevinde30 yıl değil, 10 yıl yattı. Bu ceza da işlediği GASP suçlarındandı. İtalya, 2000 yılında Ağca'yı bize teslim ederken; "Abdi İpekçi davasından" yargılanmayacak koşulu koymuştu.

Ufuk KESİCİ





Etiketler: , , , ,

0 yorumlar

Cevap Yaz