Odak Noktası ‘Zihniyet ce Sistem”
|
|
0 yorumlar
Geçdiğimiz günler’de skandal açıklamalara bir yenisi eklenmişti. Selçuk Üniversitesi ilahiyat profesörü Orhan Çeker’in ”Sorunun odağında kadın var. Sen dekolte giyersen bu tür çirkinliklerle (tecavüz, taciz, laf) karşılaşman süpriz olmaz.” lafı Geçen haftanın ülke gündemlerinden biriydi. Bu adamın lafı, bana şu özlü sözü hatırlattı. ”İmam sıçarsa cemaat ne yapsın” Bu söz tam da Orhan Çeker için söylenmiş sanki.
Sorunun odağını kadın gösteren bir zihniyetin temsilcisidir Orhan çeker ve onun gibi düşünenler. Orhan bey’in laflarından şu kanı çıkıyor ”Dekolte giyinen varsa ‘saldırın’, laf atın, taciz edin” Toplum için profesör olmuş bu insan modeli açıkca bunu yaptırtmak istiyor. Orhan Çeker tam da sistemin istediği bir erkek modeli olduğunu bu şekilde kanıtlamış oldu.
”İSTENİLEN” KADIN MODELİ
Türkiye gibi ”gelişmekte” olan ülkelerde kadınlar daha da sömürülmüştür. Kadının toplumda olan işlevi; Çocuk yapmak ve onu büyütmek. İstenilen kadın modelinde sırf çocuk istenmez. Çocuğun erkek olması ve erkek egemen sistemin soyunun devam ettirilmesi için gereklidir. Erkek çocuk olmazsa, olanadek kadın bir ”meta” gibi kullanılır. Bir de şu durum vardır. Eğer hiç çocuk yapamazsa kadın, kocası ya onu boşar ya da bir ”kuma” getirir. Türkiye’de ortalam kadının ”ev hali” durumu budur. Daha sayamıyacağımız bir çok şey vardır. İstenilen kadın modellerinden biride, kadının susmasıdır. Topluma karışmamasıdır. Şiddet görenler, sokak ortasında öldürülenler, töre cinayetlerine kurban giden kadınlar da cabası.
Çalışan kadınlar erkeklerden daha çok sömürülüp her türlü taciz vakkası ile de karşı karşıya kalıyorlar.
Bu olaylarn yaşanması toplumun geri kalmışlığından değil. Aslında o insanların hiç bir suçu’da yok. Suç bu sistemde. Bu sisteme bekçilik edenlerde. İstenilen ”kadın” modelini yaratmaya çalışan ve istenilen ”erkek” modelini yaratmak istiyen kapitalizm’de.
ANALIK HUKUKU VE BABALIK HUKUKU
Bu toplumsal olguların en başına gidelim. Anaerkil toplumdan ataerkil topluma geçişe… Mitolojik olarak.
Devletsiz, ailesiz, özel mülkiyetsiz ve sınıfsız o ilkel çağın bitiminden bu yana bin yıllar geçti.
Antropologların sosyal bilimlere kazandırdığı verilerle kadınlar yitik özgeçmişlerine kavuştular. Artık tarihin, insanlığın belleğinde bırakdığı iz, ”babasını öldürdüğü için annesini öldüren ‘Orest’in yargılandığı duruşma” değildir. Anaerkilden ataerkile geçişin bu olayla olmadığı kesin bir şekilde ortadadır. Nasıl geçildiğine bakacak olursak. şöyle.
Orest, miken kralı Agamennon ile Klytemnestra’nın oğludur. Agamennon, Truva Savaşına giderken, rüzgarı güçlendirmesi için rüzgar tanrıçası Artemis’e yalvarır. Tanrıça kızını işaret eder. Agamennon kızını kurban etmeye karar verir. Karısı buna şiddetle karşı çıkar. Agamennon onu dinlemez ve tam kızın öldürecekken, tanrıça, Klytemnestra’ya acır ve kurban etmesi için dişli bir geyik yollar. Kocasına karşı siniri hiç bir zaman geçmeyen klytemenestra, 12 sene sonra, kocası savaştan döndüğünde ilk önce güler yüzle karşılamış, sonra onu banyodayken baltayla öldürmüştür. ”Bu sahneler tanık olan orest” evden kaçar ve yıllar sonra dönerek annesini öldürür. Apollon ve Athena tarafından yargılanan orest beraat etmiştir.
Bir insanın o döneme kadar kendi kanından birini öldürmesi suç sayılırken, bu olayla toplumsal ilişkileri düzenleyen kurallar ”alt-üst” olmuş ve Orest’in şahsında ”Babalık hukuku”, ”Analık hukuku” üzerinde tarihsel bir zafer kazanmıştır. Friedrich Engels bu durumun tahlilini ”Analık hukukunun çökmesi kadın cinsinin dünya tarihindeki yenilgisiydi. Erkek evde’de yönetimi ele alıyor, kadın aşağılanıyor, uzaklaştırılıyor, erkeğin arzularının kölesi ve yalnızca çocuk yetiştirme aracı oluyordu” sözleri ile açıklıyor.
Efsanenin denk düşdüğü tarihlerde insanoğlu özel mülkiyeti keşfediyordu.
”Özel mülkiyeti’‘in doğuşuyla miras kurumu da ortaya çıktı ve aile işte bu aşamada şekillendi. (Marksizme göre ailenin ortaya çıkması ve kadının bir araç olmasının en temel taşı ‘özel mülkiyet’in ortaya çıkmasıdır.) Toplumsal ilk iş bölümüyle üretim aletlerine, hayvan sürülerine sahip olan erkek, bunca şeyi sadece kendi çocuklarına bırakmak istedi. Bu durum akrabalık ilişkilerinin tekrar gözden geçirilmesine neden oldu.
Önceki toplumsal örgütlenmeye göre çocuklar anne soyundan sayılırken, bu durumda çocuk baba soyundan sayılmaya başlandı. erkeğin malları kendi öz çocuğuna ve karısına bırakmak istemesi ”karı-koca ailesini” doğurdu. Binlerce yıl öncesinden başlanarak çizilen bu aile oluşum tablosu, bugünki ”karı-koca ailesinin” öncesiz ve sonrasız bir karekterinin olmadığı, tarihin bir yerinde sınıfsal zıtlaşmalarla ortaya çıktığı, bu zıtlaşmaların egemen sınıf lehine sürdürülmesi ve her gün yeniden üretilmesi için aile kurumunu gerekli olduğu teşhisine varmak için şarttı. ”Aile kurumu, kadının ezilmesi ve sömürülmesinin olanağıdır”
BİZİM SİSTEMDE ‘İNSAN’
Soyalizm kadın sorununu stratejik bir sorun oalrak değerlendirir.
Büyük ”ekim devriminin” çıkardığı ilk yasalardan biri kadın ve aileye ilişkindi; baskı vesömürü ilişkisinin yaşandığı en küçük birim olarak değerlendirilen ”burjuva” ailesindeki ”özel mülkiyet ilişkileri yıkılmadıkça” kadın sorununun ”çözülmeyeceğini’‘ biliyordu. Bu nedenle, işe yasal eşitsizlikleri ortadan kaldırarak başladı.
”1917 Ekim devrimi” Dünya tarihinde ilk defa ve bir çırpıda kadınları aşağılayan ve onları ikinci sınıf bir insan gören tüm yasaları tarihin çöplüğüne attı.
Boşanma kolaylaştı. Gönüllü birlikteliğe dayanmayan tüm bağlar köleleştirici ve baskıcıydı çünkü.
1926 yılında bir yasa çıkartıldı. Bu yasaya göre ; ” Kadınların, iş bulma, maddi yaşam koşullarını iyileştirme gibi olanakları bulunuyordu. Ana ve çocuklu kadınları koruma konusunda özel yasalar çıkartıldı”
SONUÇ
Kadınları gerçekten kurtuluşu ve söz hakkı olabilmesi için, kadınlar üretime geçmeli, ekonomik politik-kültürel faaliyetlerde en ön saflarda olmalarının da olanakları yaratılmalı. Bunun için ”sosyalizm” emekçi kadını ev köleliğinden kurtarıp, özel ev işlerini toplumsallaştırdı.
Kurtuluş mücadelenizde…
Orhan çeker ve onun gibilerine verilecek en iyi cevap budur. Odak noktası kadın değil, ”Zihniyet ve sistemdir”
Onur ÖNCÜ
Etiketler: Kadın , Köşe Yazıları , Politik Yazılar
0 yorumlar